Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil'den 'aşı' değerlendirmesi
Altıeylül Kitap Fuarı'na konuk olan Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil, fuarın açılışında yaptığı konuşmada Osmanlı'dan günümüze kitap okuma durumunu anlattı. Şimşirgil, Osmanlı döneminde okuma oranının yüzde 3-5'lerde olduğu bilgisinin tarihsel bir yanlış olduğunu savunarak o dönemde 5-10 yaşlarındaki kız ve erkek çocuklarının sübyan mekteplerinde eğitim aldığını dile getirdi. Aşı konusuna da değinen Şimşirgil, Bazıları aşı kurtarıyor diyor, bazıları kurtarmaz diyor. Kurtaran da Cenabı Hak, öldüren de Cenabı Hak. Bunu unutma, ölüm oradan, sen tedbirini al, tedbirli hareket et, tedbirli ol dedi.
Altıeylül Kitap Fuarı'na konuk olan Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil, fuarın açılışında yaptığı konuşmada Osmanlı'dan günümüze kitap okuma durumunu anlattı. Şimşirgil, Osmanlı döneminde okuma oranının yüzde 3-5'lerde olduğu bilgisinin tarihsel bir yanlış olduğunu savunarak o dönemde 5-10 yaşlarındaki kız ve erkek çocuklarının sübyan mekteplerinde eğitim aldığını dile getirdi. Aşı konusuna da değinen Şimşirgil, 'Bazıları aşı kurtarıyor diyor, bazıları kurtarmaz diyor. Kurtaran da Cenabı Hak, öldüren de Cenabı Hak. Bunu unutma, ölüm oradan, sen tedbirini al, tedbirli hareket et, tedbirli ol' dedi.
Osmanlıca eserleri incelediğinde vefat eden insanların çocuklarına kitap miras bıraktıklarının görüldüğünü belirten Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil, bunun da okuma oranının yüksekliğini gösterdiğini dile getirdi. Şimşirgil konuşmasında pandemiye de değinerek aşı tartışmalarını değerlendirdi. Kimilerinin aşının koruduğunu, kimilerinin de korumadığını söylediğini ifade eden Ahmet Şimşirgil, ölümün Allah'tan geldiğini belirterek insanların da tedbiri elden bırakmamaları gerektiğine dikkat çekti.
'Osmanlı'da okuma oranı yüzde 3 söylemi tarihsel bir yalandır'
Osmanlı döneminde okuma oranının düşüklüğüyle ilgili yapılan yorumları tarihsel hata olarak nitelendiren Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil, 'Kitap fuarının hayırlara vesile olmasını diliyorum. Maalesef bizi yıllardır en az okuyan bir toplum olarak söylerler ve tarihimize Osmanlılarda okuma oranı yüzde 3'dü, yüzde 5'di, yüzde 7'ydi diye ifade ederler. Tarihin en büyük yalanıdır bu. Tarihin bundan daha büyük bir yalanı yoktur. Bizim milletimize karşı bundan daha büyük bir iftira olamaz. Zira; o yüzde 3-5-7 denilen oran bugünkü üniversite manasında medreseye gitme oranıdır. Yoksa Osmanlı'da kız çocuklarından erkek çocuklarına kadar hemen hepsi bugünkü ilkokul diyebileceğimiz çağda yani bugünkü ilkokulun karşılığı olarak sübyan mekteplerine gidiyordu. Nerede o sübyan mektepleri diyorsanız; camiler birer sübyan mektebiydi, mescitler, medreseler, her biri aynı zamanda birer sübyan mektebiydiler. 5 yaşından 10 yaşına kadar kız ve erkek hemen hepsi mutlaka oraya gidiyorlar, okumayı, yazmayı mutlaka öğreniyorlardı. Bunu devam ettirmek, ettirmemek ayrı bir husustur. Ama Kur'an-ı Kerim'i hemen okuyan bir insanın eski yazıyla Osmanlıcayı yani bugünkü Türkçeyi okumaması mümkün değil. Dolayısıyla Osmanlıca yeni bir dil değil. Osmanlıcayı seçmeli yaptıklarında hükümetimiz bazıları 'yeni bir dili mi bize dikte ediyorsunuz' dediler. Bazıları da 'ne güzel yeni bir dilimiz daha olacak' dediler. İkisi de bilmiyor Osmanlıcanın Türkçe olduğunu' diye konuştu.
'Osmanlı döneminde kitaplar da mirasa dahil edilirdi'
Osmanlı döneminde Türk milletinin evinde mutlaka 50-100 kitap bulunduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil, 'Dolayısıyla bizim milletimizin evinde mutlaka herkesin en az 50-100 kitap çıkardı. Bir kişi vefat ettiği zaman ilk yapılan iş onun mirasını bölüşmekti. Kız ve erkek olmak üzere Osmanlı'nın, ecdadımızın birinci yaptığı iş herkese mirasını bölüştürmektir. Çünkü kimin malını kime veriyorsun, kimin malını yiyorsun. Her şey ilimle olur. Beş kardeşsin, baban vefat etti kim o malı yiyor, kimin malını veriyorsun, yediriyorsun. İlk yapılan iş miras taksimidir, mirasın bölünmesidir. İşte ben o tereke defterlerinde en az 100 kitabın da bölündüğünü, paylaşıldığını, taksim edildiğini görüyorum. Dolayısıyla bizim milletimiz okurdu' ifadelerini kullandı.
'Kurtaran de Cenabı Hak, öldüren de'
Pandemi döneminde aşılama konusu hakkında da açıklamalarda bulunan Şimşirgil, 'Oku diyen bir dinin mensuplarıyız. Sadece kitabı değil alemi oku, dünyayı oku, insanı oku, kendini oku. Nereden geldin, niye geldin, neden sana akıl nimeti verildi, neden sen sorumlu tutuldun, nereye gideceksin, gidiyorsun. İşte gidiyoruz pandemi dönemi dünya ayakta. Bazıları aşı ol diyor, bazıları olma diyor. Bazıları aşı kurtarıyor diyor, bazıları kurtarmaz diyor. Kurtaran da Cenabı Hak, öldüren de Cenabı Hak. Bunu unutma, ölüm oradan, sen tedbirini al, tedbirli hareket et, tedbirli ol. Ama nereden geldiğinin, nereye gittiğini unutma. Kitaplar bunu söylüyor' dedi.
'Son dönemde okuma oranları düştü'
Son zamanlarda okuma oranının düştüğünü de belirten Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil, kitap fuarlarının kitaba erişimde önemli rol oynadığını belirtti. Şimşirgil, 'Son zamanlarda evet doğru okuma oranımız düşüktü. Ama niye düşük? Sadece şikayet etme. İşte yapacağımız iş dükkanı açmak. Bugün başkanımız burada bir dükkan açtı. Kitaba, alime açılan bir kapıdır burası. Mutlak yapmamız lazım gelen en önemli husus belediyelerimizin mutlaka yapması lazım gelen husus olarak bunu görüyorum. Burada yazarlar, alimler olacak. Burada kitap olacak, ilim, bilgi olacak. Burası hayata açılan kapı olacak. Burası bizi biz yapacak. Burası bizi dünyada yine Türk'ü, bu milleti dünyanın bir numarası kılacak. Çünkü öteki adamlar yaşamıyor, ölü. Girdiği yerleri kan deryasına çeviriyor. Girdiği yerlerde ot bitmiyor. Her tarafı kan götürüyor görüyoruz işte. Akdeniz'i ölüm mezarlığı haline getirdiler. Girdikleri yerlere bakın dünyanın bu millete ihtiyacı var. Dolayısıyla biz gençlerimizi canlı, diri kılmak için bu hizmetleri artıracağız' dedi.
Osmanlıca eserleri incelediğinde vefat eden insanların çocuklarına kitap miras bıraktıklarının görüldüğünü belirten Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil, bunun da okuma oranının yüksekliğini gösterdiğini dile getirdi. Şimşirgil konuşmasında pandemiye de değinerek aşı tartışmalarını değerlendirdi. Kimilerinin aşının koruduğunu, kimilerinin de korumadığını söylediğini ifade eden Ahmet Şimşirgil, ölümün Allah'tan geldiğini belirterek insanların da tedbiri elden bırakmamaları gerektiğine dikkat çekti.
'Osmanlı'da okuma oranı yüzde 3 söylemi tarihsel bir yalandır'
Osmanlı döneminde okuma oranının düşüklüğüyle ilgili yapılan yorumları tarihsel hata olarak nitelendiren Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil, 'Kitap fuarının hayırlara vesile olmasını diliyorum. Maalesef bizi yıllardır en az okuyan bir toplum olarak söylerler ve tarihimize Osmanlılarda okuma oranı yüzde 3'dü, yüzde 5'di, yüzde 7'ydi diye ifade ederler. Tarihin en büyük yalanıdır bu. Tarihin bundan daha büyük bir yalanı yoktur. Bizim milletimize karşı bundan daha büyük bir iftira olamaz. Zira; o yüzde 3-5-7 denilen oran bugünkü üniversite manasında medreseye gitme oranıdır. Yoksa Osmanlı'da kız çocuklarından erkek çocuklarına kadar hemen hepsi bugünkü ilkokul diyebileceğimiz çağda yani bugünkü ilkokulun karşılığı olarak sübyan mekteplerine gidiyordu. Nerede o sübyan mektepleri diyorsanız; camiler birer sübyan mektebiydi, mescitler, medreseler, her biri aynı zamanda birer sübyan mektebiydiler. 5 yaşından 10 yaşına kadar kız ve erkek hemen hepsi mutlaka oraya gidiyorlar, okumayı, yazmayı mutlaka öğreniyorlardı. Bunu devam ettirmek, ettirmemek ayrı bir husustur. Ama Kur'an-ı Kerim'i hemen okuyan bir insanın eski yazıyla Osmanlıcayı yani bugünkü Türkçeyi okumaması mümkün değil. Dolayısıyla Osmanlıca yeni bir dil değil. Osmanlıcayı seçmeli yaptıklarında hükümetimiz bazıları 'yeni bir dili mi bize dikte ediyorsunuz' dediler. Bazıları da 'ne güzel yeni bir dilimiz daha olacak' dediler. İkisi de bilmiyor Osmanlıcanın Türkçe olduğunu' diye konuştu.
'Osmanlı döneminde kitaplar da mirasa dahil edilirdi'
Osmanlı döneminde Türk milletinin evinde mutlaka 50-100 kitap bulunduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil, 'Dolayısıyla bizim milletimizin evinde mutlaka herkesin en az 50-100 kitap çıkardı. Bir kişi vefat ettiği zaman ilk yapılan iş onun mirasını bölüşmekti. Kız ve erkek olmak üzere Osmanlı'nın, ecdadımızın birinci yaptığı iş herkese mirasını bölüştürmektir. Çünkü kimin malını kime veriyorsun, kimin malını yiyorsun. Her şey ilimle olur. Beş kardeşsin, baban vefat etti kim o malı yiyor, kimin malını veriyorsun, yediriyorsun. İlk yapılan iş miras taksimidir, mirasın bölünmesidir. İşte ben o tereke defterlerinde en az 100 kitabın da bölündüğünü, paylaşıldığını, taksim edildiğini görüyorum. Dolayısıyla bizim milletimiz okurdu' ifadelerini kullandı.
'Kurtaran de Cenabı Hak, öldüren de'
Pandemi döneminde aşılama konusu hakkında da açıklamalarda bulunan Şimşirgil, 'Oku diyen bir dinin mensuplarıyız. Sadece kitabı değil alemi oku, dünyayı oku, insanı oku, kendini oku. Nereden geldin, niye geldin, neden sana akıl nimeti verildi, neden sen sorumlu tutuldun, nereye gideceksin, gidiyorsun. İşte gidiyoruz pandemi dönemi dünya ayakta. Bazıları aşı ol diyor, bazıları olma diyor. Bazıları aşı kurtarıyor diyor, bazıları kurtarmaz diyor. Kurtaran da Cenabı Hak, öldüren de Cenabı Hak. Bunu unutma, ölüm oradan, sen tedbirini al, tedbirli hareket et, tedbirli ol. Ama nereden geldiğinin, nereye gittiğini unutma. Kitaplar bunu söylüyor' dedi.
'Son dönemde okuma oranları düştü'
Son zamanlarda okuma oranının düştüğünü de belirten Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil, kitap fuarlarının kitaba erişimde önemli rol oynadığını belirtti. Şimşirgil, 'Son zamanlarda evet doğru okuma oranımız düşüktü. Ama niye düşük? Sadece şikayet etme. İşte yapacağımız iş dükkanı açmak. Bugün başkanımız burada bir dükkan açtı. Kitaba, alime açılan bir kapıdır burası. Mutlak yapmamız lazım gelen en önemli husus belediyelerimizin mutlaka yapması lazım gelen husus olarak bunu görüyorum. Burada yazarlar, alimler olacak. Burada kitap olacak, ilim, bilgi olacak. Burası hayata açılan kapı olacak. Burası bizi biz yapacak. Burası bizi dünyada yine Türk'ü, bu milleti dünyanın bir numarası kılacak. Çünkü öteki adamlar yaşamıyor, ölü. Girdiği yerleri kan deryasına çeviriyor. Girdiği yerlerde ot bitmiyor. Her tarafı kan götürüyor görüyoruz işte. Akdeniz'i ölüm mezarlığı haline getirdiler. Girdikleri yerlere bakın dünyanın bu millete ihtiyacı var. Dolayısıyla biz gençlerimizi canlı, diri kılmak için bu hizmetleri artıracağız' dedi.