- Haberler
- Muğla
- İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Önder Koçak: 'Huzursuz barsak sorunu, depresyon ve panik atak hastalarında 10 kat artıyor'
İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Önder Koçak: 'Huzursuz barsak sorunu, depresyon ve panik atak hastalarında 10 kat artıyor'
Bir sindirim hastalığı olan huzursuz barsak sendromunun toplumda her geçen gün daha fazla görüldüğüne dikkat çeken İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Önder Koçak, hastalığın psikolojik faktörlerine işaret ederek 'Kiminin stresi kalp çarpıntısı yaparken kimi insanda huzursuz barsak sendromu gelişmektedir' dedi.
Bir sindirim hastalığı olan huzursuz barsak sendromunun toplumda her geçen gün daha fazla görüldüğüne dikkat çeken İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Önder Koçak, hastalığın psikolojik faktörlerine işaret ederek “Kiminin stresi kalp çarpıntısı yaparken kimi insanda huzursuz barsak sendromu gelişmektedir” dedi.
Acıbadem Bodrum Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Önder Koçak, “irritabl kolon”, “duygusal barsak”, “hassas barsak” veya en çok kullanılan şekliyle “huzursuz barsak” denilen sağlık sorunu hakkında önemli bilgiler paylaştı. Huzursuz barsak sendromunun kalın barsağı etkileyen işlevsel bir sindirim sorunu olduğunu belirten Dr. Koçak bu hastalığın görülme sıklığının giderek arttığını söyledi. Kesin nedeni bilinmemekle birlikte barsak kaslarındaki anormal kasılmalar, sinir sistemi anormallikleri, barsaklarda iltihaplanma, ağır enfeksiyon, barsaktaki yararlı bakteri sayısında değişiklikler gibi farklı nedenleri olabileceğini ifade etti.
“Depresyon hastalarında 10 kat daha sık görülüyor”
Bu soruna kadınlarda ve 50 yaş altı yetişkinlerde daha sık rastlandığını söyleyen Dr. Koçak “Belirtiler genellikle hafiftir ancak stres düzeyi arttıkça daha fazla belirti ortaya çıkar. Nitekim yapılan araştırmalarda, toplumda yüzde 9-10 düzeyinde görülen rahatsızlığın, depresyon ve panik atak hastalarında 10 kat artarak, neredeyse yüzde 100 düzeyine ulaştığı ortaya konulmuştur” dedi.
“Buğday ve süt ürünleri şikayetleri artırabilir”
Temel belirtileri “karın ağrısı, gaz, ishal veya kabızlık, şişkinlik” olarak sıralayan Dr. Koçak “Karın ağrısı ve gaz mutlaka vardır, ama bazı hasta ishal, bazı hasta kabızlık, kimi de bir dönem ishal bir dönem kabızlık tekrarıyla ilerlemektedir” dedi. Kişilerde farklı şikayetler oluşturduğunu; pek çok hastanın, sorunun barsaktan kaynaklandığını düşünmediğini ve bu nedenle de hassas barsak sendromu teşhisinin geç konulabildiğini dile getirdi.
Rahatsızlığın bazı yiyecekler, stres ve hormonlara bağlı olarak şiddetlenebileceğine değinen Dr. Koçak “Buğday, süt ürünleri gibi gıdalar ve stres, huzursuz barsak sendromu belirtilerini tetikleyebilir, ancak hastalığın ana nedeni değildir. Kadınlarda hormonlar nedeniyle bu belirtiler adet döneminde daha sık ve şiddetli yaşanabilir” diye konuştu.
Huzursuz barsak sendromu için spesifik bir diyet önerilmediğini aktaran Dr. Koçak buğday, mısır, süt, peynir gibi gıdalar tetikleyici olabileceği için bunlardan kaçınmak gerektiğini; özellikle rezene, nane ve papatya gibi bitki çaylarının şikayetleri hafifletebileceğini anlattı.
“Lahana turşusu, ev yoğurdu ve tarhanayı bolca tüketin”
Huzursuz barsak sendromu için uygulanabilecek herkes için geçerli bir diyet olmadığını vurgulayan Dr. Koçak hastalık belirtilerini hafifletmek için bazı beslenme önerilerinde bulundu. Yiyeceklerin evde taze malzemelerle hazırlanmasının faydalı olabileceğinden bahseden Dr. Koçak “Hastalar hangi besinlerin hangi şikayetleri tetiklediğini takip edebilir, böylece şikâyet oluşturan gıdalardan uzak durabilir. Ayrıca probiyotik içeren ev yapımı lahana turşusu, ev yoğurdu ve tarhana barsak florası için faydalıdır. Yiyeceklerin iyice çiğnenerek yavaş yavaş yenmesi de aynı şekilde fayda sağlayabilir. Sindirilmesi zor olan lahana, brokoli, karnabahar, brüksel lahanası, fasulye, soğan ve kuru meyveler gibi besinler ise azaltılmalıdır” diye konuştu.
“Tedavi, depresyonu da kapsamalı”
Tedavide spazmolitik ve diyet uygulamalarının dünya genelinde kullanıldığını belirten Dr. Koçak “Bu sendromun depresyon ve alerjik dermatit hastalarında daha sık görülmesi tedavi yönteminin antidepresan, anti-alerjik ilaçlar ve psikoterapiyi de içermesi gerektiğini göstermektedir. Ayrıca stresin mide asit artışına neden olduğunu ve asit salınımını baskılayacak ilaçlara da ihtiyaç duyulabilir” dedi. Dr. Koçak, kendi yaklaşımının spazmolitik, antidepresan, sedatif ve anti-asit tedavilerinin kombinasyonu olduğunu söyledi. Alerjik reaksiyonları olan hastalarda ise anti-alerjik ilaçların da kullanılabileceğini sözlerine ekledi.